18 Temmuz 2017 Salı

Kendi Kayığımızı Kendimiz Örelim 3



Gün 2... Bir önceki günün tefrikasını hatırlarsak... Mesaiyi, kayığa ve aynı zamanda da XIX. yy. banyo küvetine benzeyen bir şey üreterek noktalamıştık. Bugün ilk iş merkez omurgayı yerine yapıştırıp, bu küvetin birazcık daha kayığa benzemesini sağlayacak hareketi yapıyoruz.




EPOKSİDEN KÂR ETME SANATI
Cırtbantlarla diktiğimiz köşeler hala hareket edebilir durumda, merkez omurga plakasını ve sonrasında baş-kıç yüzerlik dolaplarının plakalarını yerine koyuyoruz ki bunlar aynı zamanda omurga görevi de görüyorlar ve kayığın gövde şeklini almasına olanak tanıyorlar.

Sabitleme çivisi.
Epoksinin kuruma süresince, bu plakaların yerinde durması için bazı hokkabazlıklar yapmanız gerekebilir. Birkaç ahşap çivisi, yük bağlama spanseti, farklı uzunluklarda hurda tahtalar bu noktada bizim imdadımıza yetişti.

EK YERLERİNİN TUTKALLANMASI
Bu noktada, her bir cırtbandın arasını tutkallamamızın vakti geldi artık. Eğer kayığın formunu sabitlemeden önce bu işi yaparsanız basitçe, yamuk bir kayığınız olur. O nedenle bu işleme geçmeden baştan kıça, kıçtan başa ve aynı şekilde bordaların alt ve üst noktalarından ek yerlerine ölçümler yapıp kayığınızın formunun doğruluğundan emin olmanızı öneririm.

Epoksi-ahşap talaş karışımı macun uygulanmış parçalar.

Yerli ahşap tutkalı uygulanmış parçalar.

Semperoc uygulanmış parçalar.



EPOKSİYE NE KATALIM?


















Hemen her bağlantı noktasında, pah kırdığımız köşelere epoksi bazlı bir macun yaptık. İlk günkü tefrikamızdaysa, (buraya tıklayarak bakabilirsiniz) fiber tozu ve elyaf hasır kullandığımız ek yerlerini görebilirsiniz. Cırtbantları sökmeden önce, bir şekilde ek yerlerini birbirine tutturmamız gerekiyor. Epoksiden azıcık da olsa kar etmek için bu iş için PU bazlı ahşap tutkal kullandık çoğu yerde.

Her şekilde, bu ek yerlerini epoksi ve elyaf hasır yardımıyla desteklemeniz gerektiğini hatırlatırım. Yani bu tutkallama işleminin tek amacı, cırtbantları söktüğümüzde, kayığın formunu kaybetmemesi.

Bahaneyle biz bu üç yöntemin fotoğrafını da çekmiş olduk, soran olursa gösteririz... Tam bir eğitim teknesi oldu bizim kayık!

PU tutkal uyguladığınız yerlerde tutkalın kabararak hacim kazanacağını hatırlayın. İsterseniz bunları bir maket bıçağı ya da ıskarpelayla kesebilirsiniz. Aşırı parlak ve pürüzsüz bir yüzey varsa, epoksi uygulamadan önce biraz çizmeyi ihmal etmeyin.

Kalın talaşlı epoksi macunun en önemli özelliğiyse, hacimli ve pütürlü olması. Gerek ek yerlerindeki pahların arasına uygularken, gerekse daha sonra elyaf hasır uygulamasında tutunma yüzeyi sağlaması açısından biz bu kıvamı sevdik.






ELYAF HASIR İŞİ
Ne ile tutkallamış olursanız olun, kayıktaki her bir ek yeri en az iki kat elyaf hasır ile tekrar desteklenecek. Bunu yapmadan önce tüm cırtbantları yan keskiyle ya da keyfinize göre bir kesiciyle almalısınız. Sonra zırtbant deliklerini yukarıda anlattığımız şekilde keyfinize göre bir macunla kapayın. Hemen hasır döşeyeceğinizi düşünürsek fibertozu-epoksi ya da talaş-epoksi iyi bir seçim olabilir.

Bir kredi kartının en çok işinize yarayacağı yer: Epoksi macun.
İkinci katı ilk kattan daha geniş olacak şekilde, iki sıra elyaf hasırlarınızı kesin, epoksinizi kardığınızda hazır olsun. İlk kat hasırınızın altına macununuzu yayın ve tüm kenar boyunca yatırın. Zaten epoksi tüm hatttınızı bastırdıkça hasırı ıslatacak. Epoksiniz kürlenmeye başlamadan ikinci katınızı da yatırın, parmaklarınızla epoksi emmesi için bastırabilirsiniz ya da kredi kartı ya da ahşap bir atelden ince bir spatula icat edebilirsiniz.

İş bittiğinde ıslanmamış hasırınız kalmamalı, ve bir bölümün hasır yatırma işini epoksinin kürlenmeden bitirmelisiniz ki katlar arasında kimyasal bağ kurulsun. En son içine hiç bir şey katılmamış (talaş ya da fiber tozu) epoksi ile bir tur daha ıslatabilirsiniz, tüm hasırın zemine ve bir alt kata iyice yapıştığına emin olabilirsiniz.










Efenim artık kayığa benzer bir şeyler ortaya çıkmaya başladı... Bu arada elimizdeki 3,5 lt. epoksiyi de bitirdik... Keyfe keder bir mesaiyle yürütmekte olduğumuz çalışmalara da epoksimiz ve keyfimiz gelene kadar ara veriyoruz...

Takip eden tefrikalarımızda bizi bekleyen işleri sıralarsak: şöyle bir genel zımpara, projede olmayan bazı parçaların kesimi, borda yüzeylerinin hasır kaplanması, hareketli salma yeri kesimi, küpeşte ve nihayetinde boya ve vernik...


13 Temmuz 2017 Perşembe

Kendi Kayığımızı Kendimiz Örelim 2

Hasırlar ortadaki ek yeri için
kesilmiş durumda.
İlk gün... Borda ve taban parçalarının ek yerlerinin yapıştırılmasıyla başlıyoruz. Kulak memesi kıvamına gelene kadar fiber tozu eklediğimiz epoksi macunumuzu, önceden 80 numara zımparayla çizmiş olduğumuz yüzeylere sürmek suretiyle, elyaf hasırlarımızı yatırıyoruz. Bol macun ve 3 kat boyuna hasır uyguladık alabanda yönüne bakan yüzlere. Bugünlerde kuzeyden üfleyen serinlik, pek hissettirmiyor ama hava 38 derece civarları. Epoksi jelleşmesi nerdeyse 5. dakikada başlıyor, (karışımın ısısının yükselmeye başladığı an artık işinizi tamamlamanız gerektiğini anlamanız gereken andır.) Bu sebeple azar azar epoksi karıp, ihtiyacınız kadar devam etmek akıllıca bir fikir. Yoksa malı mundar edebilirsiniz mazallah. Epoksili işlemlerin herhangi bir türüne başlamadan önce her şeyi hazırlayıp önceden bir deneme yapmakta fayda var.

ZIMPARANIN HİKMETİ
Bunun dışında tüm epoksi uygulamalarına genelleyebileceğiniz bir ek bilgi daha verebiliriz. Zeminin tutunma yüzeyini artırmak ve olası yağ tabakalarından arındırmak için zımparalanması olmazsa olmazlardan. Elyaf hasır uygulamalarında, yatıracağınız her bir elyaf katın, bir sonrakinden daha geniş olması sağlamlık artırma amacı açısından göz önüne almanız gereken bir diğer şey. Zımpara sonrası yüzeyi asetonla silmek de (harbi asetondan bahsediyoruz, ciciş asetondan değil, teninize değdirmeyin ve koklamayın) takdir edilen bir uygulamadır ki hem yağı hem de ilk tutunmayı sağlayacak yüzeydeki nemi alıp götürsün.

BİRKAÇ İPUCU
Epoksinin naylona yapışmaması özelliğini, karışımı durdurmak veya istenmeyen yerlere bulaşmasını önlemek için kullanabilirsiniz. Mesela parçaları hiç oynatmadan 1 saat bekleteceksiniz diyelim ama bu sürede bir miktar epoksi, ek yerlerinden yere sızacak. Ek yerlerinin altına birkaç kat naylon torba ya da streç folyo sarabilirsiniz. (Epoksinin ısısı yükselecek çok ince naylon koymayın.)

Parçaları yapıştırdık ve epoksi dokunma sertliğine ulaştı. "Ne kadar bu süre?" derseniz... Hava sıcaklığına ve üreticinin önerilerine, ürünün niteliğine göre değişecektir diyelim. Genelde 15 derece üzerindeki sıcaklıklar ve havadaki nemin %50-65 aralığında olduğu değerler için tanımlamalar yapıyor üreticiler. Rüzgar da ortamı serinletmesi ve toz taşıması açısından göz önüne almanız gereken etkenlerden.

Hemen şunları yazmak da boynumun borcudur ki çıplak teninize epoksi değdirmeniz, toprağa damlatmanız, epoksi tozunu ve kürleşme sırasında çıkan epoksi buharını solumanız çok hayırlı davranışlar değillerdir.

Biz açık havada çalıştığımız (ve dedelerimiz Orta Asya'da at koşturduğu için) sadece plastik eldiven giyerek çalıştık ama ecnebilerin çektiği filmlere bir baksanız bu malzemeye radyoaktif atık gibi davranıldığını göreceksiniz. Maske, gözlük ve eldiven olmadan iş yapmayanlar var. Benden söylemesi... Kürleşme aşamasındaki epoksi pek sıhhatli bir gıda değildir... Tikat olunuz. Kapalı alanda çalışsam ben de kesinlikle daha farklı davranırdım.
Dikişe geçmeden envantere peynir tenekeleri eklendi. 

Açıkhava epoksi
karma atölyemiz.


DEL ve DİK
Şimdi sırada bu mevzuya neden "stitch and glue" yani "dik-yapıştır" denildiğini bütün açıklığıyla anlayacağımız kısım geliyor. Bunun için önce delmeye başlamamız gerekiyor. Taban ve iskele sancak plakalarının birbiriyle öpüştüğü kenarlar boyunca belirli aralıklarla delikler deliyoruz. Bu deliklerden cırtbantlar geçecek ve kayığımızın formu ortaya çıkacak. Nispeten düz borda kenarları boyunca 10 cm.'de bir, daha eğimli baş bodoslama hattında 5 cm.'de bir karşılıklı delikler delindi. Burada daha fazla detaya girmiyorum, sizin projenizdeki eğim durumuna göre bu deliklerin karşı karşıya gelmesi için kafanızı çalıştırmanız gerekebilir biz de bazı hokkabazlıklar yaptık. Düz bir plakada açtığınız deliklerin, plaka eğildiğinde yer değiştireceğini hatırlatarak bu bahsi de kapatayım.



 

Ölçüler nizami maşallah!




PAH KIRMAK
Şimdi anlatacağımız işi yapmadan "dik ve yapıştır" kayıklar yapanlar var. Üşeniyorsanız yapmayın. Yaparsanız daha düzgün oturan köşeleriniz olur ve epoksi tutunma yüzeyini artırmış olursunuz. "Pah kırmak", kenarları birbirine değecek parçaları öpüştürmeyi kolaylaştıracak açılarda yontmak demek. Bunun için ben 40 numara zımpara takılmış el taşı kullandım ve işi saniyeler içinde çözdüm. Eskiler bu işi rendeyle çözerlermiş. Bende yoktu, olsaydı kesinlikle kullanırdım, daha kontrollü yontmaya olanak tanıyacağı için.

Üstteki parça düz, alttaki pah kırılmış.

İlla elektrik gerekmez, sert bir düz zımpara da pah işini görür.

Her iki parça da neredeyse simetrik bir şekilde kırılmış durumda.

KAYIK GİBİ BİŞİYLER
Yüz tane falan delik delip her birinden cırt bantları geçirdiğimizde bir de ne görelim? Hakikaten kayığa benzer bir şey ayaklanıverdi ön balkonun orta yerinde. Ne yalan söyliyim, bunu gördüğünde insanın keyfi birden bire yerine geliveriyor... Sanırım babamın da bu işin gerçekleşeceğine dair fikirlerinin oluşmaya başladığı an da bu an oldu...

Saygıdeğer okuyucu, bu tefrikamızı da bugünlük sona erdiriyor, saygıyla huzurunuzdan ayrılıyorum.

Malumunuz az daha aşağı insek Akdeniz sayılır, yavaş şehir Seferihisar civarlarında icra ettiğimiz bu aile etkinliğinde, bir yere yetişme-iş yetiştirme derdinde değiliz. Kayık bizim keyif bizim...
Arkası yarın efenim... Kenarların tutkallanması ve omurga parçalarının yerleştirilmesiyle karşınızda olacağız nasipse.




"Kendi Kayığımızı Kendimiz Örelim" ilk tefrika için tam da buraya tıklayınız.


9 Temmuz 2017 Pazar

Kendi Kayığımızı Kendimiz Örelim 1


Onaya sunduğum "ev yapımı kayıklar" dosyası.
30 yıldır beklediğim şey birden bire oluverdi geçen gün...
Babamın ağzından duyulan "Yahu bir kayık mı alsak şurda iki kürek çekerdik ne güzel." lafıyla bana doğru yapılan ortaya: "Babocum bize kayık almak yakışır mı? Kendi kayığımızı kendimiz yapalım." şeklinde gelişine yapıştırdım ve topu ağlara gönderdim.

Zira şu yazlık sitesine her geldiğimde, ceviz kabuğu kadar da olsa bir kayık olaydı derdim de babacığım pek bir mesafeli dururdu bu fikre... Malum Türkiye sebeplerinden: Nereye koyucaz? Tekne ehliyeti mi alıcaz? Arabaya çeki kancası mı taktırıcaz? Nerden denize atıcaz? Römorklu araba mı sürücez? Kışın ne yapıcaz? ve daha 10 üzeri 10 sebep...

Ev Yapımı Kayık

Neticede; daha hafif olacağı, arabanın üzerindeki bagaja yüklenerek taşınabileceği için römork gerektirmeyeceği, kürekle çok hızlı kullanılacağı için motor ihtiyacı olmayabileceği, istersek yelken de takabileceğimiz ve bir de üzerine kendi emeğimizle bir şeyler yapma keyfinin paha biçilemez olduğu gerekçelerine dayandırdığım, pazarlama kampanyası başarılı oldu. 
Ben, iki güne kalmaz birkaç sandal projesiyle geri geleceğimi ve en fazla 10-15 gün içinde de törenlerle denize ineceğimizi söylerken,  babamın gözleri hala %51 olasılıkla bu işin tarafımızdan yapılamayacağını düşünür gibi bakıyordu.
Netekim ben iki gün içinde, 3 farklı kayık modelini içeren başvuru dosyamla kendisinin karşısındaydım. Kendi kayığını kendin yap projesini pazarlarken kullandığım ve yukarıda size de sıraladığım özelliklere en uygun olan "Doris" modelinde karar kıldık ve ben gene her zamanki tarzımla, en kısa sürede gerekli tüm el aletleri ve malzemelerle geri geleceğimi söyleyerek huzurdan ayrıldım. Meraklıları Doris'in planlarını ücretsiz olarak buradan indirebilir.

Bu modelin bizi cezbeden en önemli özelliği 5 metrelik bir kayığa göre oldukça kolay inşa ediliyor olması. 3 temel parçanın birleştirilmesi sonrasında iç parçaların yapıştırılmasıyla tamamlanıyor. Altı düz bir model olduğu için daha az el becerisi gerektirdiği izlenimine kapıldık -ki işi bilenlerin yazdıklarını okuduğumuzda da bunu gördük.

Hangi Adımlar?


Emektar Clio'muzun her yeri "kayıkla" dolu!
Tavandaki kesilmiş parçalar yaklaşık 50 cm X 250 cm.
Ancak bizim kayığın tüm basitliğine rağmen, tam da başlangıç seviyesi olmasını engeller nitelikte ufak ve önemli bir olayından da bahsedelim. 3 temel parça dediğimiz şey aslında 6 parça çünkü 250 cm.'lik kontrplak tabakalarına göre kesim hesapları yapılmış durumda. Yani bir zahmet, epoksi ve elyaf hasır kullanarak parçaları birbirine yapıştıracağız. İlk defa bu işi yapanların gözünü korkutacak şey bu olsa da kafaya pek takmayın derim.  Temel inşa malzemeniz kontrplak ve reçineli bir kimyasal tutkal (epoksi veya polyester) olacağından, eğer inanılmaz bir ölçü ve kesim hatası yapmıyorsanız, her türlü beceriksizliği telafi etme şansınız olduğu söylenebilir. (Not: Etrafta konu komşu falan varsa polyester reçineye hiç girmeyin, bastırın parasını epoksi reçine alın derim. O kokuyla olay çıkabilir. Not 2: Poliüretan tutkal (PU) ile polyester reçineyi karıştırmayalım. O başka o başka. Ve bir başka yazının konusu.)

Normal şartlarda bu işi yapacak kişi veya kişilerin izleyeceği adımlar şunlardır:
Adım 1) Önce niyet önemli. Bir kere kendi kayığımı örecem diye içinden geçecek. Yoksa olmaz.
2) Elimize, boyumuza, cebimize uygun proce, beleşe ya da ücreti mukabili bulunacak. 3) Nakliye ve mekan sorunsalları çözülecek, malzemeler olay mahalline indirilecek. 4) Kolları sıvanacak.

Eğer projeniz düzgünse, (yani aslında para verdiyseniz demek istiyorum) CNC tezgahına uygun cillop gibi DXF dosyalarınız ya da plotter çıkış alabileceğiniz mis gibi JPEG dosyalarınız falan olacaktır...

Bizim proje kelimenin tam anlamıyla ve tasarımcısının da deyişiyle "Allah rızası için" çizilmiş olduğundan, bir şekilde CNC'de kesilebilir hale getirmemiz 2 saat falan sürdü. Tasarımcı Gavin Atkin, yeter ki biz kayık yapıp denizlere açılalım diye beleş projeler çizip dağıtan bir fakir babası... 


Neden CNC?

Böyle bir işe kalkıştık da neden kendimiz kesmiyoruz? Kesinlikle kesebilirsiniz. Projelerin üzerinde, kılavuz nokta ölçüleri olduğunu göreceksiniz, bunları güzel güzel çizip bir de elektrikli daire testereyle keserim derseniz... Yöntem bu. Bu size en az 300-400 TL kazandırabilir.
Kesilmeden önce plakaların ebadı.


Benim CNC tercih ediyor olmamın başlıca sebebi, tüm malzemeleri ufak denilebilecek bir binek otomobile sığdırabilmektir. 125 cm X 250 cm ebadında bir plakayı taşımak değil, bir yerde eşekler üzerine sabitleyip kesmek de ayrı bir mesele. Siz iyisi mi en başından kendinizi üzmeyin, kontrplak satan yere en yakın CNC tezgahını bulun ve malları cözür cözür kestirin. Eğimiydi, köşesiydi dert etmeyin.


Malzeme Listesi

Valla bizim projede malzeme listesi bile yoktu. (Ucuz etin yahnisi.) Ben size babamın huzuruna çıkmadan neler aldığımı yazayım. 4 adet 250X125 6 mm Huş Kontrplak, 3 lt. Teknomarin Era 4000 Epoksi, 1 lt. Duratek PU Beyaz Boya, 2 tane PU ahşap tutkal, birkaç fırça, 10 m. elyaf hasır, 2 paket 4.6 mm'lik cırt bant. Bunlar ana malzemeler. Bende de fiber tozu, yat verniği falan filan vardı biraz, onları da götürdüm. (Not: Eğer ilk defa yapacaksanız, mümkün olduğunca ince elyaf almanızı öneririm.)

Bunlar dışında, işin yürümesi için irili ufaklı alet edevat ve sarf malzemeleri gerekli ama sıralamıyorum çünkü amacım "Nasıl yapılır?" yazısı değil, "Bakın yapılabiliyormuş!" yazısı hazırlamak. Ha bir de zımpara makinesi ve eltaşı götürdüm (ahşap bıçağıyla işe yarayabilir, dekopajla su kontrası kesmeyi denemenizi önermiyorum, kenarlarını kırarsınız).

Torbalar, el aletleri ve ahşaplar Dori'nin, çantalar benim.


Arkası yarın...

Gün 1... Verandayı atölye yapıyoruz. Ana parçaları epoksi ve elyafla yapıştırıyoruz...

Sizi de bu arada Sam Devlin ile başbaşa bırakayım. Kendisi "dik-yapıştır" (stitch and glue) yönteminin babalarındandır. Eski bir film ve ingilizce ama mevzuyu net bir şekilde veriyor. Sesini kapatıp izleseniz bile anlaşılacak kadar basit bir anlatım.



TEŞEKKÜRLER

İşi gücü bırakıp, sırf projeyi sevdiği için bana zaman ayıran ve DXF dosyasını ayıklayan, Into CNC'den Cemal Cerrahoğlu'na teşekkür ederim. (İzmir, Karabağlar Sanayi Sitesi, 0 535 571 79 94)